Blogger tarafından desteklenmektedir.
Oooo neler var neler!

13 Ocak 2019 Pazar

KONU:

ORUÇ VE ÖNEMİ -GLUTENSİZ HAYAT


Diğer memelilerin beyinlerinden farklı olarak insan beyni, kıtlık dönemlerinde alternatif kalori kaynakları bulabilmektedir. Günlük beslenmemizde beynimize enerji kaynağı olarak genelde glikozu sunarız. Öğün aralarındaki yemek yemediğimiz anlardaysa beynimiz büyük oranda karaciğer ve kaslarımızdaki glikojenden elde edilen glikoz salgısıyla beslenmeye devam eder. Fakat bu glikojen kaynakları ancak belli bir noktaya kadar glikoz sağlayabilmektedir. Kaynaklar tükendiğindeyse metabolizmamız farklı bir moda geçer ve kaslarımızda bulunan proteinden aminoasit elde ederek yeni glikoz molekülleri üretmeye başlar. Bu duruma glukoneogenez adı verilir.
Olumlu açıdan bakarsak bu sürecin sonunda sistemimizin ihtiyacı olan glukozu elde ederiz. Ancak diğer açıdan bakarsak bunun için kaslarımızı feda ettiğimizi söyleyebiliriz ve bir avcı-toplayıcı için kas kaybı hiç de iyi bir şey değildir. Neyse ki insan fizyolojisi beynimize yakıt sağlamak için birden fazla yönteme sahiptir. Yiyecek bulamadığı üç günün sonunda karaciğer, keton yaratmak amacıyla vücuttaki yağları parçalamaya başlar. Bu durumda beta-HBA beyin için güçlü bir kaynak görevi görür ve kıtlık esnasında beyin fonksiyonlarımızı yitirmeden idare etmemizi sağlar. Bu alternatif enerji kaynağı sayesinde glikoneogeneze gerek kalmaz ve böylece kas kütlemizi kaybetmemiş oluruz.
Günlük beslenmeye eklenen bir miktar Hindistan cevizi yağıyla kolayca alınabilecek beta-HBA sayesinde vücuttaki antioksidan fonksiyonlarının düzenlenebileceğii, mitokondri sayısının artırılabileceğini ve yeni beyin hücrelerinin oluşumunun hızlandırılabileceği yapılan araştırmalarca kanıtlanmıştır.
Kısa süreli yapılan oruç (48 veya 72 saat, suyla) sadece BDNF üretimini sağlayan genetik sistemi harekete geçirmekle kalmayarak Nrf2 yolunu da güçlendirir. Böylece vücudun toksinlerden arınmasını hızlandırır, enflamasyonu azaltır ve beyni koruyan antioksidanların üretimini artırır. Oruç sayesinde beyin, enerji kaynağı olarak glikoz yerine karaciğerde üretilen ketonu kullanmaya başlar. Beyin enerji kaynağı olarak keton metabolize etmeye başladığındaysa mitokondriyal genler aktif hale gelir, apoptoz (hücre intiharı) azalır ve böylece mitokondriyal yenilenme başlar. Kısacası oruç, enerji üretimini artırarak daha net düşünmemizi sağlayan ve daha iyi işleyen bir beyne sahip olmamızın yolunu açar.
Bildiğiniz gibi karbonhidrat tüketmek insülin üretimini artırır ve bu da yağ üretimine, yağ bağlamaya ve yağ yakımının azalmasına neden olur. Ayrıca karbonhidrat tüketmeye devam ettiğimiz sürece, hücrelere yağ depolanmasını sağlayan lipoprotein lipazadı verilen bir enzim üretiriz. Yani karbonhidrat aldıkça insülinimiz yağları hücrelere hapseden bir enzimi harekete geçirir. Daha önce de anlattığım gibi karbonhidrat yerine yağ yaktığımızda ketozise gireriz. Bu kötü bir şey değildirve vücutlarımız bunu yeryüzünde var olduğumuzdan beri gerçekleştirebilmektedir. Hatta hafif bir ketozis durumu sağlık açısından faydalıdır. Sabahları uyandığımızda hafif ketotik bir halde oluruz, karaciğerimiz yakıt sağlamak amacıyla vücuttaki yağı kullanmaktadır. Kalbimiz ve beynimiz yakıt olarak ketonla çalışırken kan şekeriyle çalıştıkları zamanlardakine oranla yüzde 25 daha verimlidir. Sağlıklı, normal beyin hücreleri ketondan güç aldıkları zaman inanılmaz bir performans sergiler.

Ceyhun Özçelik

Burada paylaşılan yayınlar hiçbir şekilde herhangi bir şahsa yada kuruma zarar verecek nitelikte değildir. Öyle olduğunu düşünüyorsanız lütfen yukarıda, sağdaki sosyal ağlar menüsüne girerek bana ulaşın ama baştan söyleyim, bu yazı beni bağlamaz :D